EĞİTİLMİŞ DÜŞÜNCE
Hayat bir nefesle başlar.
Dünyaya geldiğimizde, bu ilk adımın manasını solumaya başlayınca hiçte alışık olmadığımız o nefes yakı verir ciğerlerimizi artık dünya anlam bulmaya başlar.
O yaşadığımız ve içi şefkat dolu anne evimizden ayrılmanın telaşıyla minicik eller çırpınıverir.
Ve derken cennetin ayakları altına serildiği o muazzam temas, o cennet kokulu sine, anne sarmalı… Panik havası annenin şefkatli kollarında güven ve huzura bırakmıştır yerini artık..
Zaman geçtikçe yaratılan her şey anlam kazanmaya başlar. Masumane bedenler büyüyüp serpilme başlar. Hisler, duygular, iletişim ağları ruhumuzla bağlanıverir…
Anne, baba, abi, abla, kardeş, arkadaş; doğru yanlış, güzel çirkin anlamlandırdığımız eğitildiğimiz kadar artık beynimizin bir köşesinde yerlerini almış ve hayat maratonunda bizlere yaşam koçluğu yapmaya hazırlardır artık…
(Kısaca bilinçli olma hali bilinçaltımıza depolanmıştır.)
Öğretilerimiz, aileden ya da çevremizden kendi çabalarımızla öğrendiklerimiz, düşüncelerimizle her hücremize nakış nakış işlenmeye başlar…
Zaten hayatın manasını düşünceler belirlemez mi?
Şiddet eylemi üzerine yetiştirilmiş bir çocuk, ağacın hayat olduğunu, dünyanın en güzel nimetlerini sunduğunu, kuşlara yuva olabildiğini kendine nefes olduğunu bilebilir mi?
Düşünce sistemini şiddetle nakşetmiş bir çocuğun, ağaçtan göreceği tek şey dallarında güzel bir sopanın ya da kesici bir aletin sapından başka ne olabilir ki…
Kuralları olmayan, içinde hoş sohbetlerin yapılmadığı, doğruluktan, merhametten, güzel sözlerden uzak, içinde kavgaların, hakaretlerin ve savurgan düşüncelerin arasında yoğrulmuş bir bireyin bir başkasının hakkına riayetten, onurdan, şahsiyetten, toplum kurallarından ve hukuk kurallarından ne denli haberi olabilir sizce…
Eğitilmiş Bilincin, bilinçli olmanın ve doğru düşünmenin ne kadar kıymetli olduğunun belki de farkına varamadık…
Düşünmedik, düşünemedik ve düşlemediğimiz kadar canilerin, katillerin, hırsızların, arsızların var olmasının belki de sebebi olduk…
Hayatı anlamlaştıran beynimiz de vücudumuzdaki kaslara benzer. Örneğin; kol kası çalışırken zorlanan bölgeye, vücut tarafından daha fazla kaynak yollanır ve o bölgenin gelişimi sağlanmış olur.
İşte beyin de böyle gelişir. Doğru düşünme teknikleri ile doğru egzersizlerle kendini geliştirir…
Sosyal şartlar ya da ekonomik koşullar nedeni ile evlatlarımıza yavrularımıza Akıl yolu ile gafletten uyanılacağını veremedik belki de…
Peki, 10 yıldan fazla eğitim aldığımız okullarımızda “doğru düşünce teknikleri, egzersizleri” gibi eğitici bir dersimiz olsaydı ( temennim ) sizce katiller, caniler, hırsızlar yine bu denli yığınlaşırlar mıydı?
Düşünceleri doğrultusunda, kendini doğru adrese taşımış bir birey kalem tutarken, bir diğeri şiddeti kucaklar mıydı?
Dünyayı iki şey yönetir; biri kılıç biri düşünce.
Kılıç eninde sonunda düşünceye yenilir…
(Napolyon Bonaperte).
Yücel POLAT
Yorumlar kapalı.