ÖZÜMÜZ ÖLMEDEN…
Milli mücadele yıllarına gidelim desem; eminim ki tüm yüreklerde aynı duygu aynı hissiyat olacaktır.
Belki çoğumuzun dudaklarında Ayten ALPMAN’ın şarkı sözleri dökülüverecektir;
Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim.
Emin olun bu sözler beni çok duygulandırmıştır. Havasına suyuna; taşına toprağına elbette canım feda ama şu mısrası bir başka dokunur yüreğime…
”bin can feda bir tek dostuma”
Bunu şöyle açıklamak istiyorum;
Bir eser farklı yüreklerde farklı manalara bürünmüşse işte o zaman ölümsüzleşmiştir. Bu söz bana kurtuluş mücadelesinde, kundaktaki bebesini bırakıp, tanımadığı ama aynı toprağın aynı bayrağın ferdi olan Antalya’daki Ayşe Kadın için canını seve seve feda eden Bitlisli Hasan Çavuş’u anlatıyor.
Rize’deki Laz İsmail Emminin, Kars’taki Hacı Amca için canını verişini…
Sahi sorsam sizlere elimizde yeterli silahımız, mühimmatımız olmadan nasıl yedi düveli kovduk bu cennet vatandan?
Sanki duyar gibiyim…
Evet haklısınız.
Taşımıza, toprağımıza, dostumuza, bayrağımıza canımızı seve seve feda edebilecek bir ruhla….
Milyonlarca bedenin içinde can bulan ÇANAKKALE Ruhuyla…
Gözle görülmeyen, elle tutulmayan bir duygudur bu.
13 yaşındaki Mehmetlerin piri fani dedelerin hiç düşünmeden canlarını feda edebilecek bir özün adıdır.
Kim dağıtıverir bu ruhu, hangi öğretici işler bunu yüreklere,
Kimden emanet alınmıştır düşündük mü?..
Genlerimize işlemiş, iman dolu göğsümüzde serhadleşmiş bu özün kaynağını bulmaya çalışalım ne dersiniz?
Vatanına, devletine, milletine, bayrağına canını seve seve verebilmen için, Çanakkale Ruhuna sahip olabilmen için, milletine şu sözleri söyleyen Oğuz Kağan gibi bir atan olmalı;
“ Kin ve gururdan uzak olunacak! ”
“ Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak! ”
“ Milletine yaban kalma. İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma!..”
“ Kağan odur ki; adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa il yok olur. İl olmazsa budun kul olur”
Bu ruh için, tarihin yeniden yazıldığı Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’e, milleti için şu nasihati verebilen Şeyh Edebali gibi bir ceddin ve o sözü tutabilecek bir sultanın olmalı…
“Ey oğul!.. Beysin!
Bundan sonra öfke bize uysallık sana;
Güceniklik bize gönül alma sana;
Suçlama bize katlanma sana;
Acizlik bize, yanılgı bize hoş görmek sana;
Geçimsizlikler bize, çatışmalar bize, anlaşmazlıklar bize adâlet sana;
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize bağışlama sana”
“Aklı öldürürsen ahlak da ölür.
Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.
Adaleti öldürdüğün gün Devlet de ölür.”
Diyebilen Fatih’in mirasçısı olmak gerek…
Vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin birlik ve beraberliğini ve hakkaniyetli bir adalet sistemini vazife bilmiş atalarımızı, kıymet ve değerlerimizi anlayan bir nesil yeri geldiğinde;
“Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum!..”
Diyen Mustafa Kemallerin bir sözüne hiç düşünmeden canları feda edebiliyor ve artık ölümsüzleşebiliyorlar…
İşte bu ölümsüzlüğün ismidir!..
ÇANAKKALE RUHU!..
Devletimizin iki cihan muzafferiyeti için nesillerimizi bu maya ile yoğurmalı, özlerinden koparmamalıyız…
Aile olarak, toplum olarak, devlet olarak öyle bir eğitmeliyiz ki;
Nesillerimizi bugünün geçim kaygısıyla kıvranan bireyler değil,
Yarınlara Fatih olacak kuşaklar olarak yetiştirmeliyiz.
Birlik ve beraberlik için,
Yarınlara köprü olabilmek için,
Yarınlarımızın umudu olan nesillerimizi, şahsi çıkar ve menfaatlerin değil,
Ay ve Yıldızın altında birleştirmeliyiz!..
Unutulmamalıdır ki;
“Bir millet, her nesilde yeniden doğar.”
Saygılarımla Yücel POLAT
Yorumlar kapalı.