Öyle bir an olur ki; gülmeyi unutur insan. İnsana hizmet için yaratılan nimetler manasını yitirir, anlamsızlaşmaya başlar. Ve kalp ritmi bozulmuştur artık, acemi bir çırağın düzensiz çekiç vurması gibi…
Yaşam kaynağı olan havayı teneffüs edemez hale gelir can. Yüz hatları kırışmıştır artık. Canın; tene takati, ruhun hayata mecali kalmamıştır artık ve binbir isimle anılıp azılı düşman gibi sarıvermiştir bu derde duçar olan garibin hayatını…
İsimler verilmeye başlanmıştır artık… Kimi depresyon, kimi panikatak kimi anksiyete bozukluğu kimi şizofren başlığıyla yatırır masaya… Dedim ya ne lezzetin hayatla ne de hayatın lezzetle işi kalmamıştır artık.
Varlık yokluğa, yokluk hiçliğe karışıp, gören gözler kör, konuşan diller lâl olmuştur. Dost, akraba, ana baba, kardeş, bacı; keşke keşke diyip yakınmaya, çaresizliğin çaresini aramaya başlamıştır artık. Ve haber başlıkları; yok olan hayatları, dağılan yuvaları ciğerleri yaka yaka servis ediyordur okunan düz bir yazı gibi! Beleh görülen garip,belem gibidir artık…
Asmayın yüzünüzü, umutsuzluğa kapılmayın sakın, derin bir nefes alın SİZE BİR SIR VERECEĞİM…
Hepinizin anladığı üzere bu sıkıntıların kaynağı; huzursuzluk ve mutsuzluktur. Amacımız bireylere münhasır mutluluk reçetesi vermek değildir elbette. Önce toplumsal çözüm yollarını hayata geçirip, bireylerin yaşam kalitesini ve muzdarip oldukları bu hastalıkları hayatlarından söküp alıvermektir niyetimiz.
Hastalıklardan kurtulup huzurlu ve mutlu olmanın yolu: İlkin toplumsal huzurdan geçer. Toplumsal huzurun ilk adımı merhamettir bence. Gençlerimizi merhamet üzere yetiştirebilirsek; etrafımız gülen yüzlerle dolu olur. Bir birine hoşgörü ile yaklaşan, şiddetten uzak, menfi çıkarları için başka hayatların yarınlarını gasp etmeyen tevazu sahibi insanlarla…
Güzel ahlaktır diğer ilkemiz ALLAH’ın kurallarına uyan birey; harama helal, helale de haram diyebilir mi hiç? Toplum kurallarına riayet eden bir birey toplumu kirletebilir mi? Hoşgörü ile birbirini kucaklayan anlayışın hâkim olduğu bir toplumda; kavganın, göz yaşının yeri olur mu hiç?
Toplumsal huzur için bir diğer hayat kurtarıcımız da ADALETTİR. Hakların, hukukların çiğnenmediği, hakkın hak sahibine teslim edildiği bir toplumda; kargaşaların, akıtılan göz yaşları ve kanların yeri var mıdır sizce? Ya adaletin olmadığı bir toplum ya ayarı bozulmuş bir adalet sistemi? Evet evet, ben de aynı fikirdeyim sizinle ayarı bozulmuş kantar gün gelir ayarını bozanı da tartar.
Adaletin olduğu yerde düzensizlikten, hakların mahrumiyetinden bahsetmek mümkün müdür? Peki adaletin uygulanmadığı bir toplumun, huzura kavuşması mümkün müdür?
Yarınlarımızın ışığı, genç kardeşlerim: Bireylerin acı çekmemesi hayatların son bulmaması, çocuklarımızın boyunlarının bükük kalmaması için; toplumsal huzurun temel başlangıcımız olduğunu unutmayalım. Yüreğinde merhametin, yaşam tarzında ahlâkın, tertip ve düzeninde adaletin olduğu cemiyetler mutsuz ve huzursuz bireylerin göz yaşlarını sileceklerdir. Mutsuzluğa karşı umudun ve huzurun teminatları olacaktır elbet…
Umarım gayriinsani huylar; Aziz ve şerefli toplumumuzdan def olur. Ümidim ve niyazım; yaşayacağınız hayat, yaşadığınız hayattan daha sağlıklı ve daha huzurlu olur. Yüzünüzden gülücükler silinmesin…
Yazar : Yücel POLAT