1. Haberler
  2. Yüce Meclis
  3. Türkiye’ye Irak’ta Kurulan Oyun

Türkiye’ye Irak’ta Kurulan Oyun

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İran’da düzenlenen üçlü zirveden sonra dün Irak karıştı. Irak’ın kuzeyinde Dohuk bölgesindeki Zaho’da bir tatil beldesinde bir saldırı düzenlendi. Saldırıda sivil turistler hayatını kaybetti ve saldırının hemen ardından aynı yalanları kullanan üç grup aynı anda harekete geçti.
Irak’taki Amerikan destekli PKK terör örgütü İran destekli Şii gruplar ve bunların Türkiye’deki siyasi ve sivil uzantıları. Hepsi bir anda Türkiye’nin orada sivil katliamı yaptığını iddia etmeye başladılar. O yüzden bugün bu konuyu konuşmak istiyorum.

Dün Zaho’da neler oldu?

Türkiye’yi bu iftiralarla neden hedef aldılar? Bugünkü videoda sözde düşman olan İran ve Amerika’nın konu Türkiye karşıtlığı olduğu zaman nasıl bir araya geldiğine bir kere daha şahitlik edeceğiz.
Öncelikle bölgede ne olduğunu kısaca bir özetleyeyim. Irak’ın kuzeyinde, Dohuk vilayetinin Zaho ilçesinde bir dere kenarında bulunan turistlere saldırı düzenlendi.
Saldırıda ikisi çocuk dokuz kişi hayatını kaybetti. 23 kişi de yaralandı. Irak Başbakanı saldırıyla ilgili Türkiye’yi suçladı ve karşılık verme hakkını saklı tuttuklarını söyledi. Elbette bu büyük bir iftiraydı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivil hassasiyetini hepsi gayet iyi biliyor.
Zaten Türkiye’de hemen bu iftirayı reddettiğini açıkladı. Ama Irak’taki PKK terör örgütü ve bunların Türkiye’deki uzantıları hemen harekete geçtiler. Tek bir merkezden çıkan tweetler atmaya başladılar. Uluslararası medya hedef tahtasına Türkiye’yi oturttu, medya kuruluşları haberin başlığına Türkiye Irak’ta sivilleri vurdu diye yazdılar. Habere tıkladığınızda ise Türkiye’nin Irak’ta sivilleri vurduğu iddia edildi şeklinde yazıldığını gördük.
Önce Türkiye’nin hava saldırısı dediler. Ardından füze saldırısı olduğunu iddia ettiler. İkisini de yediremeyince topçu saldırısına çevirdiler. Arka arkaya dört atış yapıldığını iddia ettiler. Normal şartlarda mühimmatın parçalarından kime ait olduğu kolay bir şekilde tespit edilebilirdi. Yani bu kadar iddia ettikleri gibi Türkiye bu saldırıyı yapsaydı olay yeri incelemeden sonra kanıtları bütün dünyayla paylaşırlardı ama sadece iftira atmakla yetindiler. ve bunun ardından Irak’ın farklı bölgelerinde Türkiye karşıtı protestolar başladı.
Şii milisler Türkiye’ye tehditler savurdular. Türkiye vize başvuru merkezinin balkonundaki Türk bayrağını battaniyeyle kapattılar. Eski videoları yeni olmuş gibi servis edip ortalığı karıştırmaya çalıştılar. Yani dün küresel çapta bir kumpasa şahitlik ettik ve bu kumpasın hedefindeki ülke Türkiye’ydi.
Bu büyük tuzağın elbette medya gibi birçok ayağı vardı ama bugün dezenformasyon kısmından çok, ortaya konan oyunun kendisiyle ilgileniyoruz. Bu oyunu kim hayata geçirdi bunu tahmin etmek için, çok üst düzey bir zekaya ya da bu alanda çok derin bilgi sahibi olmaya gerek yok.
İki aktörlü bir oyun sergilediler ve İran’ı Müslüman bir devlet olarak görenlerle Amerika’nın düşmanı zannedenler şaşıracaklar ama bu oyunun kurucularından biri İran diğeri Amerika. Öncelikle Amerika’nın plandaki rolüyle ilgili konuşalım.
Dünkü saldırıyı gerçekleştiren PKK terör örgütüydü. PKK’nın Kuzey Irak’ta nefes alacak hali kalmadı. Türkiye başarılı operasyonlarla onları iyice köşeye sıkıştırmış durumda. Yani PKK’nın devam edilmesinin tek yolu Türkiye’nin Irak’tan ayrılması. O yüzden Türkiye’ye tepki oluşturan bu olay onların işine geliyor. Tabii böylesine büyük bir kurguda tek başlarına hareket etmeleri ya da karar almaları elbette mümkün değil. Onlara emrin Amerika’dan geldiğini görmek zor değil. Peki Amerika bunu neden yapıyor
Yani orada vurulan siviller ve daha da önemlisi Türkiye’nin hedef tahtasına oturtulması Amerika’nın neden işine yarasın? Bu sorunun Türkiye’nin etki alanının genişlemesinden Amerika’nın duyduğu rahatsızlık gibi, aslında yüzlerce cevabı var. Ama İran’da yapılan üçlü görüşmeden hemen sonra bizi tek bir cevaba yönlendiriyor. Amerika Türkiye’ye o görüşmenin bedelini ödetmek istiyor. Biliyorsunuz Türkiye, İran ve Rusya’yla görüştükten sonra önce orada o iki devlete, sonra da ABD’ye Suriye harekatı konusunda posta koydu.
İran ve Rusya Türkiye’nin Suriye’de operasyon yapmasına karşı ama Cumhurbaşkanımız gidip İran’da yüzlerine ben bu operasyonu yapacağım. Engellemek isteyen şansını denesin dedi. Oradan geldikten sonra da ABD güçlerini bir an önce Suriye’den çekmeli diye açıklama yaptı.
Suriye operasyonuna devam edeceğini açıklaması hem de ABD güçlerini hedef tahtasına oturtması elbette Amerika’yı rahatsız etti ve Türkiye’ye bu şekilde ayar vermeye çalıştılar. PKK’ya sivil bir gruba saldırı emrini verdiler. Bu şekilde oyunun ilk adımı tamamlanmış oldu. ve ikinci safhaya geçildi.
İkinci bölümde Amerika’nın başlattığı işi İran tamamlayacaktı. Biliyorsunuz İran özellikle Irak ve Suriye’de ciddi bir etki alanına sahip. Bu da yeni bir durum değil. Irak nüfusunda ciddi bir şiir etkisi var. Zaten Humeyni 1979 devrimini yaptığında Saddam boşuna İran yönetimiyle köprüleri atmadı. Ülkedeki Şii nüfusun başına sıkıntı çıkaracağını biliyordu. Bu yüzden iki ülke zaten aşırı gergindi. Hatta yine bu yüzden İran sözde ezeli düşman olarak gördüğü ABD’nin Irak’a girmesine destek verdi. Çünkü İran için esas düşman o dönem ABD ya da İsrail değil Saddam’dı. İran’ın politikalarındaki bütün refleksleri Şiilik üzerinedir. Saddam Sünni olduğu için varlığı İran’ın işine gelmiyordu. O nedenden indirilmesini desteklediler. Sonrasında Irak’ta ABD hakimiyeti başladı. O dönem alttan alta çalışmalar yürütseler de altın çağlarını ABD’nin çıkışından sonra yaşadılar. ABD 2011 de Irak’tan çekilince büyük bir boşluk oluştu. Bu boşluğu İran vakit kaybetmeden doldurdu.
Zaten Irak’ta Çin yöneticileri olduğu için hareket alanı genişti. Bir de ABD’nin sonradan öldürdüğü eli kanlı katil Kasım Süleymani’yi Irak’a gönderdiler. Süleymani, Irak’ta ciddi bir sert güç kurdu. Bu gücün sayesinde İran’ın yaklaşık 10 yılda Irak’a ait 500 milyar doları çaldığı ve ülkesine kaçırdığı söyleniyor. Kasım Süleymani adlı terörist imha edildikten sonra İran Irak politikasını değiştirmeye başladı. Daha yumuşak güçle bölgede varlık sürdürmeye çalışır haldeler. Ama ne olursa olsun bu anlattığım kısımdan kolayca anlayabilirsin ki İran’ın Irak’ta çok ciddi bir nüfusu var ve işte bu nüfuzu kullanarak ABD’nin başlattığı oyunun ikinci perdesinde bayrağı İran devraldı. Hani dün bir kısmı gerçek olmayan videolar olsa da Irak’ta yayınlanan protesto videoları vardı.
Videolardakileri yapan protestocu grupların tamamı İran destekli Şii gruplar. Bu grupların liderleri canla başla olayı PKK’dan alıp Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalıştılar. Mesela İran’ın bölgedeki etkili isimlerinden Kays Hazali Türkiye’yi açıktan tehdit etti. Bizzat kendim silah kaldıracağım. Buradan Türklere sesleniyorum. Irak’ı kolay lokma sanmayın filan gibi açıklamalar yaptı. Hayır bu açıklamaları yapan İran’ın Irak’taki bir numaralı adamlarından biri. ABD gelip bunların başını yani Süleymani’yi öldürdüğünde de böyle kurusıkı atmıştı. Ama nihayetinde gördük ki aynı destekçisi olan devlet yani İran gibi bunlar da kuru gürültüden ibaret. Yine onun gibi farklı örgütler Türkiye’ye saldırı tehditlerinde bulundular. Yani oynanan oyunu kısaca özetlersek ABD PKK’ya sivilleri vurma emri verdi. PKK da üstüne düşeni yaptı ve oyunun birinci perdesi bu şekilde kapandı. Ardından İran bölgedeki milislerine ortalığı ayağa kaldırma emri verdi ve ikinci perde başladı. İftiralarla medya ve kamuoyu baskısıyla Türkiye’yi sindirmeye çalışıyorlar. Bu sindirme hareketinin esas hedefi Türkiye’nin başlayacak olan Suriye harekatı ve Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonu. Ama Türkiye böyle şeylerle sindirilemeyeceğini bunların bölgede kafasına vura vura hepsini öğretecek.

Bu kumpasın bir de yurt içi ayağı vardı.

Benim en çok sinirimi bozan kısım bu oldu. Artık bu konuda başlarız demokrasinize demenin zamanı bence geldi. Olayın hemen ardından meclisteki parti görünümlü örgüt bir açıklama yaptı. Türkiye’yi sivil katliamı yapmakla suçladı. Bakın bunu yapan adamlar bu ülkede milletvekili maaşı alıyor. Hemen ardından da Diyarbakır Barosu yine aynı minvalde bir açıklama yaptı. Türkiye’de adalet var mı sorusunun cevabını en net buradan görebiliriz. Adalet benim gözümde şudur. Suçluya verdiğin ceza ya da suçlunun başına gelen mağdurun gönlünü ferahlatıyorsa orada adalet vardır.
Yani bu konuda adalet sağlanmasının tek yolu bu açıklamayı yapanları yaptıklarına pişman etmek. Eğer bunlara dokunulmayacaksa bu ülkede adalet yok derim. Eğer bunlar alınıp, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırsa yine Türkiye’de adalet yok derim ama bu açıklamadan dolayı gece yarısı yataklarından alınıp tutuklanıp uzun süreli hapis cezaları alırlarsa işte o zaman bu ülkede adalet var derim. Bu ülkenin insanları doğuda bu lanet terör örgütüne karşı mücadele de evlatlarını şehit veriyor. Bahsettiğim hikayedeki mağdur onlar ve onların içlerinin rahatlaması için bile olsa Türkiye karşıtı bu oluşumları artık en sert şekilde müdahale edilmesini istiyorum. İstiyoruz. Bu konuda size sormadan. Sizin adınıza konuşabileceğimin de farkındayım. Çünkü bu minvalde yaptıkları her açıklamada bu halkı biraz daha tahrik ediyorlar ve son olarak şunu söyleyebilirim ki Türkiye teröristle mücadele konusunda dünyanın bir numaralı gücü aynısını terörle mücadeleye de yayarsak ve terör örgütlerinin sivil görünümlü destekçilerini de bedel ödetirsek işte o zaman bu milletin gönlü ferahlar.

Bazı şeyler artık tamamlanmalı.

Türkiye’ye Irak’ta Kurulan Oyun
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Beylerbeyi Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin